Giriş Sayfası Yap
   
  çanakkale zaferi
  yıldırım beyazıt
 
I. Bayezid
Yıldırım Bayezid

Yıldırım Bayezid
Padişahlık sırası 4
Saltanat süresi 13891402
   
Önce gelen I. Murat
Sonra gelen Fetret Devri
sonra I. Mehmet
Doğumu 1360
Ölümü 1403
Annesi Gülçiçek Hatun
Babası I. Murat
Bakınız: Osmanlı Hanedanı soy ağacı

Yıldırım Bayezid, I. Bayezid (d. 1360, Edirne – ö. 1403). Dördüncü Osmanlı Padişahıdır. Yıldırım Bayezid, yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, koç burunlu, ela gözlü, kumral saçlı, sık sakallı ve geniş omuzluydu. Neden "Yıldırım" dendiği konusunda net bir bilgi yoktur ancak gözüpek bir komutan olduğu, savaşlarda askerinin önünde savaştığı ve askerlerinin yetişmekte zorluk çektiği söylenir.

Sultan I. Murat'ın oğludur. Annesi bir Rum kızı olan Gülçiçek Hatun'dur. Adı babaannesinin babası Türkmenler'in Ede-Balı diye andığı Ebâ Yezîd'in adından gelir. Küçük yaştan itibaren zamanın seçkin alimlerinden öğrenim gördü. Değerli kumandanlardan askerlik, sevk ve idare derslerini gördü. 1381 yılında devlet idaresinde yetişmesi için Kütahya'ya vali tayin edildi. 1389'da haçlı ordusu ile yapılan Birinci Kosova Savaşı'na katılarak büyük kahramanlık gösterdi. Babası Sultan Murat, bu savaş sonunda bir Sırp tarafından öldürülünce, devlet ileri gelenlerinin müşterek kararı ile Osmanlı tahtına geçti.

İlk olarak Sırbistan işlerini yoluna koyan Yıldırım Bayezid bu sırada kendisine karşı birleşen Anadolu Beylikleri üzerine yürüdü. Süratle hareket ederek Aydınoğulları, Saruhanoğulları, Germiyanoğulları, Menteşeoğulları ve Hamitoğulları beyliklerini ortadan kaldırdı (1390). Karamanoğulları beyliğini itaat altına aldı (1391). 1391'de İstanbul'u kuşattı ve yedi aylık bir kuşatmadan sonra şehirde bir Türk mahallesi kurulması, bir cami yapılması ve yıllık verginin artırılması şartıyla anlaşma yaptı. 1392'de Kastamonu üzerine yürüyerek, Candaroğlu topraklarını ele geçirdi. 1394'te Selanik ve Yenişehir'i (Mora) alan Osmanlı orduları, Teselya ve Arnavutluk'a kadar ilerlediler.

 

Ankara Savaşı [değiştir]

Ana madde: Ankara Savaşı

Yıldırım Bayezid'in 1398'de Karaman ve 1399'da Dulkadirli topraklarına girmesinden sonra topraklarını kaybeden Anadolu beyleri bu sırada Hindistan seferinden dönen Timur'a sığınarak, onu Osmanlı sultanına karşı kışkırttılar. Bu arada Timur'dan kaçan Karakoyunlu ve Celayirli beyleri de Yıldırım Bayezid'i Timur'a karşı tahrik ediyorlardı. Bu kışkırtmalar bir yana, artık Osmanlı için büyük bir tehdit oluşturmaya başlayan yağmacı ve yıkımcı Timur ordusu Anadolu'da ilerlemeye başlamıştı. Timur'un Osmanlılara ait Sivas'ı alması, Osmanlı ve Moğol ordularının Ankara'da karşı karşıya gelmesi sonucunu doğurdu.

Yıldırım Bayezit, Timur'un elinde esir iken.
Yıldırım Bayezit, Timur'un elinde esir iken.

Yıldırım Beyazid, adına yaraşır süratiyle geldiği Çubuk Ovası'nda, Timur'un ordusunu, atları besiye bırakılmış, askerleri dinlenmeye çekilmiş, dağınık ve emniyetsiz bir şekilde karşısında bulur. Tüm Vezirleri, Paşaları ve Oğulları hemen saldırıp imha hareketine girişmeyi istemişse de tarihi hatasını yaptı. "Bırakın Tatar Ordusu toplansın,adet üzre savaşalım" dedi ve konakladı. Yapılan bu hatanın çok disiplinli ve zamanının en kuvvetli ordusu olan Timur Ordusuna savaşı kazandıracağını anlayan Osmanlı Ordusundaki, Menteşeoğulları, Germiyanoğulları, Saruhanoğulları Beyleri ve kuvvetleri, ihanet ederek karşı tarafa geçtiler. Yıldırım Beyazid'in vezirleri de büyük oğul; Emir Süleyman'ı,Osmanlı Devleti'nin devamı için savaş alanından kaçırdılar. Bu olayı gören Mehmet Çelebi ve Mustafa Çelebi de savaş alanını taht mücadelesi için terk ettiler. Mustafa Çelebi'den bir daha haber alınamadı. Daha savaşmadan yaşanılan bu bozguna rağmen Yıldırım Beyazid elinde kalan en sadık 10.000 kişilik askeriyle kahramanca saldırdı. Timur-Tatar Ordusuna müthiş zararlar verdirdi. Ordusundan kaçanları savaş alanına geri getirebilmek için, merkezinde bulunduğu kuvvetinin, yanındaki Paşalarının "Çıkmayınız akşama kadar dayanırız, gece olunca da geri çekiliriz" uyarılarına rağmen çıktı ve Tatar askerine yakalandı, esir düştü.(28 Temmuz 1402). Tutsaklığa dayanamayan Yıldırım Bayezid yedi ay sonra yüzüğündeki zehri içip intihar etti(1403).

Sonuçları:

  • Anadolu`daki Türk siyasal birliği bozuldu.
  • Beylikler Dönemi yeniden başladı.
  • İstanbul'un Fethi gecikti.

Karakteri [değiştir]

Sultan Yıldırım Bayezid çok iyi bir eğitim almış, ileri görüşlü bir hükümdardı. Çok iyi bir örgütleyici ve yetenekli bir komutandı. Devleti merkezileştirdi ve Osmanlı'nın Anadolu'daki egemenlik alanını genişletti. Önemli Osmanlı padişahlarından sayılmaktadır. Bilim ve düşünce adamlarına ve hukuka büyük değer verdiği bilinir. Hükümdarlığı süresinde bayındırlık işlerine ağırlık vermiş, özellikle Bursa ve Edirne'de medrese (o dönemin üniversitesi), darüşşifa (sağlık yurtları), cami, imaret ve misafirhaneler yaptırmıştır. Ayrıca bunların düzgün yönetimi ve bakımı için geniş vakıflar kurdurmuştur. Bursa'daki Ulucami (Cami-i Kebir) Bayazid döneminden günümüze kalan mimarlık eserlerinden biridir.

 

 

Osmanlı Arması Osmanlı Hanedanı Osmanlı İmparatorluğu bayrağı
Beylik öncesi: Süleyman Şah ve Ertuğrul Gazi
Osmanlı Beyliği
Osman Gazi | Orhan Gazi | I. Murat | Yıldırım Bayezid | Fetret Devri | I. Mehmet | II. Murat
Osmanlı Devleti
Fatih Sultan Mehmet | II. Bayezid | Yavuz Sultan Selim | Kanuni Sultan Süleyman | II. Selim | III. Murat | III. Mehmet | I. Ahmet | I. Mustafa | Genç Osman | I. Mustafa | IV. Murat | I. İbrahim | IV. Mehmet | II. Süleyman | II. Ahmet | II. Mustafa | III. Ahmet | I. Mahmut | III. Osman | III. Mustafa | I. Abdülhamit | III. Selim | IV. Mustafa | II. Mahmut | Abdülmecit | Abdülaziz | V. Murat | II. Abdülhamit | V. Mehmet | VI. Mehmet
Son Halife: II. Abdülmecit

Osmanlı Hanedanı soy ağacı | Osmanlı padişahları galerisi

 
 
  Bugün 17 ziyaretçi (23 klik) kişi burdaydı!


 
 
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü 
Kızkardeşimin gelinligi, şehidimin son örtusü. 
Işık lşık, dalga dalga bayrağım, 
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. 
Sana benim gözümle bakmayanın 
Mezarını kazacağım. 
Seni selamlamadan uçan kuşun 
Yuvasını bozacağım. 

Dalgalandığın yerde ne korku ne keder... 
Gölgende bana da, bana da yer ver! 
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar! 
Yurda, ay-yıldızının ışığı yeter. 

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün 
Kızıllığında ısındık; 
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün 
Gölgene sığındık. 

Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı; 
Barışın güvercini, savaşın kartalı... 
Yüksek yerlerde açan çiçeğim; 
Senin altında doğdum, 
Senin dibinde öleceğim. 

Tarihim, şerefim, şiirim, herşeyim; 
Yer yüzünde yer beyen: 
Nereye dikilmek istersen 
Söyle seni oraya dikeyim!

SiteEkle.Com.Tr

Sitekayit.com