Giriş Sayfası Yap
   
  çanakkale zaferi
  çanakkale geçilmez
 
ein BildÇANAKKALE ÇİZGİ FİLMİNİ İZLEMEK İÇİN TIKLA
 
 


ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!!!








Bundan tam 93 yıl önce Türk tarihinin en şanlı sayfalarından biri yazıldı Çanakkale’de. Dünyanın en büyük donanması ile Çanakkale Boğazı’na gelen dev armada, Türk askerinin yüreğindeki vatan sevgisini bilmiyordu. Büyük gemilerine, sınırsız silahlarına karşı duracak tek bir yüreği vardı Mehmetçiğin.

İşte bu yürek ile “Çanakkale Geçilmez” dedi Mehmetçik. İşte hüzün dolu bu savaşın 93. yıldönümü. Çanakkale’de kazanılan bu zafer aslında tüm Türkiye’nin kurtuluş günü ve bu zafer tüm Türkiye’de kutlanıyor. Çanakkale’deki bu zaferin ardından geçen yıllara rağmen Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkına da her geçen gün ilgi artıyor. Bu ilgi ile birlikte Çanakkale’ye büyük önem veren hükümet şehitliklerde ve tabyalardaki yaptığı çalışmalar ile takdir topluyor.




MUSTAFA KEMAL

Mustafa Kemal, Mehmetçiğe Çanakkale Savaşı'nı kazandıran o "Yüksek Ruhu" anlatıyor. "Bombasırtı Olayı (14 Mayıs 1915) çok önemli ve dünya tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir hadisedir. Karşılıklı siperler arasında ki mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulmamacasına şehir düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekülle biliyor musunuz? Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok. Okuma bilenler Kuran-ı Kerim okuyor ve Cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler ise Kelime-i Şehadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. 20 düşmana karşı her siperde bir nefer süngü ile çarpışıyor. Ölüyor, öldürüyor. İşte bu Türk askerinde ki ruh kuvvetini gösteren, dünyanın hiçbir askerinde bulunmayan, tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur."




Seyit Ali Onbaşı
Çanakkale Savaşlarında Deniz Savaşları sırasında Seddül- bahir açıklarında bulunan düşman gemileri Morto Koyu ile Seddü l- bahir tepesini sürekli bombardıman altına almışlardı. Türk mukavemeti gittikçe azalıyordu. Kendilerini Allah ın koruyuculuğuna bırakan Türk birlikleri şehitlik mertebesine ulaşmayı arzu edercesine, kaçmak yerine son gayretleriyle mücadele ediyorlardı. Bu sırada bir İngiliz gemisinden atılan büyük bir bomba Morto Koyu sırtlarındaki bir topçu birliğimizi toptan imha etti. İçlerinden yalnızca Seyid Ali Çavuş kurtulmuştu. Çavuş etrafındaki manzara karşısında duyduğu ızdırap ile dünyada eşine az rastlanacak bir olay gerçekleştirdi. Duyduğu acı ile normalde üç kişinin zor taşıdığı 257 kiloluk bombayı yerinden tek başına kaldırdı, taşıdı, topun namlusuna sürdü ve ateşledi. Bu mermi gideceği yeri de biliyordu. Queen Elizabeth gemisinin bacasından içeri girdi ve gemi ortadan ikiye ayrılarak battı. Burada, 257 okkalık bir mermiyi kaldırarak olağanüstülük gösteren Seyit Ali Onbaşı ile ilgili menkıbeyi Mehmet İhsan GENİŞÇAN, eserinde şöyle anlatıyor: " Ne hikmetse bataryada tek top ayakta kalabilmiş, fakat onun da vinci kırılmış olduğundan mermileri namluya sürülemiyordu. Yüzbaşı Hilmi Bey , etrafından birilerinden yardım alabilmek düşüncesiyle bataryadan uzaklaştığı sırada Niğdeli Ali ile Koca Seyit ümitsiz ve perişan ne yapacaklarını düşünüyorlardı. " Ulu ve yüce Allah tan başka hiçbir güç ve kuvvet yoktur. " duası Seyit in ağzından nûr tanesi gibi dökülmeye başladı. Seyit Ali, bu duayı defalarca okudu. Bu yakarış şüphesiz hiç kimseninkine benzemiyordu. Aşk ile kendinden geçmesi ve 257 okkalık top mermisini kucaklayıp omzuna alması bir oldu. Demir basamakları tam üç kez inip çıktı. Yanında bulunan Niğdeli Ali, Seyit in göğüs ve omuz kemiklerinin çatırtısını duyuyor, hayret ve dehşet içinde kalıyordu. Topun namlusuna sürülen üçüncü mermi savaşın kaderini böylece değiştiren olayı yaratmış ve İngilizler e ait "Ocean" isimli zırhlı, bu merminin isabetiyle korkunç yara almıştır. Aynı gün geç saatlerde Çanakkale Boğazı Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat Paşa, ödül olarak Seyit e onbaşılık rütbesini verdi. Merminin bir defada kendi huzurunda kaldırılmasını istedi. Bunun üzerine Seyit Onbaşı, Cevat Paşa ya şu cevabı verdi: " Ben bu mermileri kaldırırken gönlüm, Allahın feyziyle doldu. Ancak bu kuvvetin sırrı o anda bana Allah ın ihsan ettiği bir vergi idi. Bu ağırlığı kaldıracak kadar bir makam varmışsam bu dua ve rıza ile olmuştur. Ancak şimdi kaldırmam mümkün değildir kumandanım"

 

Kınalı Ali

Üsteğmen Faruk cepheye yeni gelen askerleri kontrol ediyor bir taraftan da onlarla laflıyor, nerelisin gibi sorular soruyordu. Bir ara saçının ortası sararmış bir çocuk gördü. Merakla "adın ne senin evladım?" der.

Çocuk: "Ali", diye cevap verir.

- "Nerelisin?" der.

Ali: "Tokat, Zile'denim" der.

- "Peki evladım bu kafanın hali ne?"

Ali: "Anam cepheye gelirken kına yaktı komutanım" der.

- "Neden?" der üsteğmen.

Ali: "Bilmiyorum komutanım" der.

"Peki gidebilirsin Kınalı Ali" der komutan. O günden sonra herkes ona 'Kınalı Ali' der. Herkes kafasındaki kınayla dalga geçer.

Kısa surede cana yakın ve cesur tavırlarıyla tüm arkadaşlarının sevgisini kazanır Kınali Ali. Bir gün ailesine mektup yazmak ister. Ali'nin okuma yazması da yoktur. Arkadaşlarından yardim ister ve hep beraber başlarlar yazmaya. Ali söyler arkadaşları yazar:

"Sevgili Anne ve Babacım. Ellerinizden öperim. Ben burada çok iyiyim. Beni merak etmeyin" diye başlar. Kız kardeşini, kendinden bir küçük erkek kardeşini sorar. Köyündekilerin burnunda tüttüğünü yazdırır. Kendilerini merak etmemesini, kendileri var oldukça düşmanın bir adım bile ilerleyemeyeceğini yazdırır.

Gururla mektubu bitirir. Neden sonra aklına gelir ve yazının sonuna anasına not düşer. Alinin kendisinden hemen sonra askere gelecek bir kardeşi daha vardır:

"Anacağım kafama kına yaktın, burada komutanlarım ve arkadaşlarım benle hep dalga geçtiler. Sakın kardeşim Ahmet'e de yakma. Onla da dalga geçmesinler" der. "Ellerinden öptüm" diye bitirir.

Aradan zaman geçer. İngilizler kati netice almak için tüm güçleriyle Gelibolu'ya yüklenirler.




 Bu cepheyi savunan erlerimiz teker teker şehit düşmüşlerdi. Bunlara takviye olarak giden yedek kuvvetlerde yeterli olmamış onların sayıları da epey azalmıştı. Gelibolu düşmek üzereydi. Kınalı Ali'nin komutanı da olayı görüp yerinde duramıyordu. Kendisinin bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildi. Onlar yeni gelmişti, onları insan bedeninin süngü ve mermilerle orak gibi biçildiği bu yere göndermemek için dua ediyordu. Komutanların bu düşünceli hali gören ve durumun vahametini bilen Kınalı Ali ve arkadaşları komutanlarına yalvar yakar oraya gitmek istediklerini söylerler. Komutanları onları ölüme gönderdiğini bile bile çaresiz gönderir.

Kınalı Ali'nin bölüğünden kimse sağ kalmaz. Hepsi şehit düşmüştür. Aradan zaman geçer. Kınalı Ali'nin ailesine yazdığı mektubun cevabı gelir. Komutanları buruk ve gözleri dolu dolu mektubu açıp okumaya karar verirler.

(bu mektubun aslı Çanakkale müzesinde sergilenmektedir)

Babası anlatır Ali'nin: "Oğlum Ali. Nasılsın, iyi misin? Gözlerinden öperim, selam ederim." dedikten sonra, "Öküzü sattık, paranın yarısını sana, yarısını da cepheye gidecek kardeşine veriyoruz. Şimdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum. Zaten artık zahireye de fazla ihtiyacımız olmadığı için yorulmuyorum da. Siz sakın bizi merak etmeyin, bizi düşünmeyin" der. Köyü, akrabalarını anlatır ve mektubu bitirir: "Ali, ananın da sana diyeceği bir şey var."

Anası anlatır: "Oğlum Ali, yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler, kardeşime de yakma, demişsin. Kardeşine de yaktım. Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle, senle dalga geçmesinler. Bizde 3 şeye kına yakarlar:

 

1- Gelinlik kıza, gitsin ailesine çocuklarına kurban olsun diye,
2- Kurbanlık koça, Allah'a kurban olsun diye,
3- Askere giden yiğitlerimize, vatana kurban olsun diye...

Gözlerinden öper, selam ederim. Allah'a emanet olun."




Yıl: 1915
Yer: 2.nci Teyyare Bölüğü Havasahası, Çanakkale
Adları mı? Mehmet, Mehmetçik...
Tek varlıkları canları!
Bize ne mi anlatıyorlar?
Dikkatli bakın ve kulaklarınızı açın, bas bas bağırıyorlar:
Varlığımız Türk varlığına armağan olsun.

Ruhları şad olsun.



 

Menü

Mehmetciğin yemek listesinden seçmeler:






ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

Çanakkale dediğin manasızdır sanma sen
Ordaki şehitlerdir tarihlere şan veren
Vatan toprağı için can ile serden geçen
Korkuyor bu kafirler tüyleri diken diken

Su üstü mayın dolu nusret toplar mayını
Bir yandan Elizabeth düşünüyor canını
Komayacağız yerde şehitlerin kanını
Korku bilmez bu millet artıracak şanını

Mehmedoğlu Seyyid'in mermiyi kaldırışı
Dünya durdu, dönmüyor seyreyliyor yarışı
Anlayacak kafirler bucağı ve karışı
Türküm başkaldırdı ki zaferdir haykırışı

Gaza, cihad nasib et Türk milletine ya Rab!
Anzak, Hindu, İngiliz... Hepsi harab ve bitab
Her renk, her dil, her kıta bilsin ki bu kutlu ab
Çanakkale suyu bu ne Rum dinler ne Arab

Anafarta, Dardanos, Boğalı, Seddülbahir
Türktedir bu topraklar dünyada evvel ahir
Kayboldu İngilizler bilinmiyor nerdedir
'Çanakkale Geçilmez' bu da açık gerçektir

Samet Mehmet Bora

 
 
  Bugün 10 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı!


 
 
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü 
Kızkardeşimin gelinligi, şehidimin son örtusü. 
Işık lşık, dalga dalga bayrağım, 
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. 
Sana benim gözümle bakmayanın 
Mezarını kazacağım. 
Seni selamlamadan uçan kuşun 
Yuvasını bozacağım. 

Dalgalandığın yerde ne korku ne keder... 
Gölgende bana da, bana da yer ver! 
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar! 
Yurda, ay-yıldızının ışığı yeter. 

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün 
Kızıllığında ısındık; 
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün 
Gölgene sığındık. 

Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı; 
Barışın güvercini, savaşın kartalı... 
Yüksek yerlerde açan çiçeğim; 
Senin altında doğdum, 
Senin dibinde öleceğim. 

Tarihim, şerefim, şiirim, herşeyim; 
Yer yüzünde yer beyen: 
Nereye dikilmek istersen 
Söyle seni oraya dikeyim!

SiteEkle.Com.Tr

Sitekayit.com